12 Kasım 2015 Perşembe
DOĞRU DİŞ FIRÇALAMA TEKNİĞİ
Diş fırçalama söz konusu olduğunda günde en az iki defa iki dakika cümlesi kurulur. Evet çok doğru bir cümle ama bu fırçalama işinin bir tekniği yok mudur? Elbette ki var, doğru teknik doğru bir şekilde uygulanmalıdır. Yanlış diş fırçalama sebebi ile dişlerine zarar veren o kadar çok insan var ki. Evet doğru duydunuz sağlığı kazanma yolunda yanlış uygulama sonucu sağlık kaybedilebiliyor. Nasıldır bu teknik derseniz literatürlerde geçen birçok teknik var ben olmazsa olmazları aktarmak istiyorum 😊
1️- Dişlerin tüm yüzeyleri temizlenmelidir (ön-arka-çiğneyici yüzeyler) (dişlerin ara yüzeyleri yalnızca diş ipi ile temizlenebiliyor)
2️- Fırçalama yönü her zaman diş etinden dişe doğru olmalı, diş fırçası diş ile ortalama 45 derece açı yapmalıdır.
3️- İleri geri hareketler değil süpürme veya yuvarlak hareketlerle fırçalama yapılmalıdır.
4️- Ön dişlerin damak-dile bakan yüzeyleri fırçalanırken fırça dik tutulursa daha kolaylık sağlanır.
5️- Fırçalama bitiminde fırça dilin üzerine yerleştirilerek bastırmadan arkadan öne doğru hareket ettirilir ve bu işlem bir kez yapılır.
SÜT DİŞİ 6 YAŞINA KADAR DURSA YETER Mİ?
Süt dişlenmeden yetişkin dişlenmeye geçiş dönemi öyle sanıldığı gibi bir anda olmamaktadır!
Çürük olan süt dişleri 6️ yaşına kadar dayansa yeter mantığıyla tedavi ettirilmemektedir.
İşin aslına gelirsek süt dişleri ortalama 6️ yaş civarı (genellikle alt ön dişler) değişmeye başlamaktadır. Tüm dişlerin değişmesi ise ortalama 13 yaşını bulmaktadır.
Özellikle tedavi edilmeyen ve erken kaybedilen süt azı dişleri ilerleyen yaşlarda görülen çene darlığının ilk sebeplerindendir!
Çürük olan süt dişleri zamanında tedavi edilmelidir.
21 Ekim 2015 Çarşamba
Süt Gücüyle Dişleri Güçlendirmek
Süt ve süt ürünlerinin, diş sağlığına faydalı olduklarını ve bunun sebebinin de içerdikleri
kazein,
kalsiyum ve
fosfattan
kaynaklandığını birçok araştıma tarafından bildirilmiştir.
Günlük tüketebileceğimiz süt ve süt ürünlerinin içindeki koruyucu faktör miktarıaslında oldukça düşüktür.
Bu
nedenle arastırıcılar,
çürügü
önlemek amacıyla sütün içerisindeki koruyucu faktörleri ayırarak kişisel hijyen
ürünleri içerisinde kullanmaya yönelik çalısmalara
odaklanmıslardır.
Bu
çalışmalar
sonucunda bir remineralizasyon (dişe yeniden mineral geçişi diyebiliriz) teknolojisi olan kazein fosfopeptid-amorf
kalsiyum fosfat(CPP-ACP) kompleksi geliştirilmiştir.
Birçok ürünün (diş macunu, sakız, pastil, gargara,dolgular) içine katılmıştır ancak ülkemizde bu kadar çeşite ulaşmak biraz zordur. ben sizlere hem ulaşılabilir, hem de artık etkisi kesin olarak kanıtlanmış, kendi tezimde de benim de bizzat araştırıp sonuçlarını gördüğüm, çocuğuma ve aileme kullandırdığım pat formundan bahsedeceğim.
Pat şeklinde olan bu (Tooth mousse--recaldent--MI Paste) ürünü sadece süt alerjisi olanlar kullanamıyor. Normal formu 3 yaş altında da güvenle kullanılabilir. +plus formu ise flor içerdiğinden 6 yaş itibari ile kullanılması öneriliyor. tadı oldukça güzel olan bu pat diş macununa benzese de kullanım amacı macun değildir. dişler fırçalandıktan sonra mercimek tanesi kadar parmağınıza, kulak pamuğuna veya fırça ucuna alıp dişler üzerine sürmeniz, bir süre tükürmemeniz ve sonrasında en az yarım saat birşey yiyip-içmemeniz gerekmektedir.
Peki ne yapıyor bu ürün, nasıl koruyor, güçlendiriyor dişlerimizi?? Mekanizmasını basitçe anlatmam gerekirse;
- bu pat uygulama sonrası diş, dişeti, tükürük, dil, bakteri plağı gibi tüm dokularda birikerek bir acil durum rezervi oluşturur.
- Çürük atağı veya asit atağı sırasında dişten ayrılan mineraller hemen bu rezervlerden geri kazandırılır.
- Çürük oluşumu ve asit erozyon riski azaltılmış olur.
- Buna ek olarak çürük başlangıç lezyonlarını tedavi ettiği de çalışmalarda gösterilmiştir.
- Hassasiyeti olan hastalarda da başarıyla kullanılmaktadır.
Özetle; diş hassasiyeti olanlar, diş taşı temizliği, diş beyazlatma gibi işlemleri yaptıranlar işlem sonrası, ağız kuruluğu şikayeti olanlar, ortodontik tedavi görenler, çocuklarda, yetişkinlerde, hamilelerde koruyucu olarak kullanılabilmektedir.
---Ürünü araştırmanızı öneririm. Bu bir reklem değildir. Sadece kullanan, araştıran bir uzmanın görüşüdür ;)
6 Ekim 2015 Salı
SÜT DİŞİNİN KÖKÜ OLUR MU?
Bu sorunun cevabı tabi ki 'EVET' Ama çocuğunuzun süt dişi sallanıp kendiliğinden düştüyse elinize aldığınız o minicik şey kafanızı biraz karıştırmış olabilir. Birçok insan o gördükleri düşen köksüz dişi görünce süt dişlerinin kökünün olmadığını görünce süt dişlerin kökünün olmadığını düşünüyor.
İşin aslı şu ki süt dişlerinin aslında kökleri var. kökleri olmasa zaten çene kemiğine tutunamazlar, Herhangi bir fonksiyonda bulunamazlar, çiğnemek gibi ;) Uzun bir süre kökleriyle canlı ve mutlu bir şekilde kalırlar o kökün hemen altında kalıcı diş gelişmeye devam eder. Ne zaman ki kalıcı diş artık ağızdaki yerini almaya hazır olursa, Ağıza doğru hareket başlar. Öyle bir mekanizma vardır ki hareket halindeki kalıcı diş hemen önünde ona rehberlik eden süt dişini takip eder, takip ettikçe eritir, kökü tamamen eriyen süt dişi sallanmaya başlar, Çünkü onu kemiğe bağlayan birşey kalmamıştır. onun gitme vaktidir. Herşey yolundaysa diş sallanır ve düşer. Kalıcı diş de kendi yerine doğru hareketine devam eder. Vücuttaki her bir mekanizma gibi bu da mucizevidir ;)
Tabi ki her zaman bu olay bu kadar kolay olmaz. yaşanabilen problemleri de bir sonraki postta konuşmak ümidiyle hoşçakalın ....
2 Eylül 2015 Çarşamba
ANTİBİYOTİKLER ÇÜRÜK YAPAR MI ACABA ???
Meslek hayatım boyunca birçok yerde çalıştım, birçok kültürü tanıdım, farklı sosyoekonomik durumdaki ailelerden hastalarım oldu. hepsinin ortak bir noktası vardı o da 'ÇOCUĞUMUN DİŞLERİNİ HEP BU ŞURUPLAR İLAÇLAR ÇÜRÜTTÜ' fikri idi.
Peki bu gerçekten olabilir mi, sağlığın geri kazandırılması için kullanılan ilaçlar ağız sağlığını bozar mı? ya da tek suçlu ilaçlar mı?
Açıkçası benim değinmek istediği antibiyotik, ateş düşürücü, öksürük şurubu gibi hastalık dönemlerinde geçici süre ile kullanılan ilaçlar. uzun dönemli ilaç kullanımı (alerji, kanser, şeker hastalığı, kronik hastalıklar vs) ayrıca ele alınması gereken özel bir durum.
Çocukların kullanabildiği ilaç formu genel olarak şuruptur. Bu şuruplar çocukların kullanabileceği tada ulaşması için bol miktarda şeker içermektedir. çürük açısından riski de bu oluşturur. günde birkaç defa kullanılması, gece uyurken verilmesi, gece yatmadan önce verilmesi gibi durumlar ise bu riski arttırır. uzun zamandır şuruplar içerisindeki şekerler tatalandırıcılarla yer değiştirmeye başlamıştır. çoğu zaman kullanım güvenliği açısından şeker ve tatalandırıcılar birlikte kullanılarak çürük riski azaltılmaya çalışılmaktadır.
Gerçek şu ki dişi çürüten kullanılan ilaç değildir. Bu ilaçların içerisine eklenmek zorunda olunan ŞEKERdir. yani ilaç verildikten sonra dişler temizlenir ise çürük riski oluşmayacaktır. sık hastalanan sık ilaç kullanmak zorunda olan bir çocuğun dişlerinin çürümesinin suçlusu ilaç değil, sizin o ilacı temizlememenizdir.
Yani hep bu sonuca ulaşırım ama böyle bir gerçek var çocuklarımızın, bebeklerimizin dişerini temizleyelim. ister fırçalayın, ister silin nasıl rahat ediyorsanız, çocuğunuz-bebeğiniz neyi kabul ediyorsa onu yapın lütfen. Zaten hastalıkla uğraşan küçük bedene bir de diş çürükleri ile yük getirmeyelim. Keşke hiç hasta olmasalar.
ŞİFA DOLU BİR ÖMÜR DİLEĞİYLE...
26 Ağustos 2015 Çarşamba
TATLANDIRICILAR ÇÜRÜK YAPAR MI?
TATLANDIRICILAR ÇÜRÜK YAPAR MI?
Diş çürüğü ve beslenme arasındaki
ilişki oldukça önemlidir. Büyük düşman ilan edilen ‘ŞEKER’in ise çürük riski
artık herkes tarafından bilinmektedir. Bilim dünyası beslenmedeki şekeri
çıkarıp alternatiflerini bulmak için çok uzun zamandır çabalamaktadır.
Evet bu
TATLI alternatiflerin beslenmedeki yerini Women’s Health dergisinin ağustos ayı
sayısından okuyabilirsiniz. Bu tatlandırıcılar listesi aslında oldukça uzun. Doğal
olarak bulunanlar, kimyasal sentezlerle elde edilenler, kalorili olanlar,
kalorisiz olanlar vs. vs.
Benim değinmek istediğim nokta ise
ağız sağlığı ve tatlandırıcı ilişkisi olacak. Öncelikle normal çürük oluşum
sürecini bir hatırlamak lazım. Çürük yapan bakteriler diş yüzeyimizde bakteri
plağı dediğimiz bir oluşumun içerisinde bulunur. Yeme/içme
işlemi sonucu ağıza alınan besinler (özellikle de karbonhidratlar şekerli ve
unlu yiyecekler) bu bakteriler tarafından kullanılır. Bu kullanım sonucu ise
ortaya asidik artıklar çıkar. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek
dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına neden olur.
Tatlandırıcılar
bakteriler tarafından kullanılamazlar ve aside metabolize edilemezler. Bu nedenle
de çürüğe neden olmazlar. Çürüğe neden olmamaları içinizi çok rahatlatmasın
lütfen. Çürük oluşturmayan sadece o gıda içerisindeki tatlandırıcıdır. Gıdanın diğer
içeriklerine de dikkat etmek gerekir. Bu
tatlandırıcıların kullanıldığı bazı gıdalar asidik içerikleriyle dental
erozyona neden olabilmektedir mesela.
Diş hekimliğinde
şeker tadında olan ama çürük yapmayan tatlandırıcılarla birçok bilimsel
araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar sonunda bir de diş dostu kahramanımız
olmuştur
⭐️XYLİTOL⭐️
- - BAKTERİLER
TARAFINDAN METABOLİZE EDİLEMEZ VE ASİT ARTIKLAR ORTAYA ÇIKMAZ VE ÇÜRÜK
OLUŞTURMAZ
- - BAKTERİ
ŞEKER SANIP HÜCRE İÇİNE ALDIĞI XYLİTOLÜ DIŞARI DA ATAMAZ. BİRİKEN XYLİTOL BAKTERİNİN
YAŞAMSAL FALİYETLERİ BOZAR.
- - XYLİTOL VARLIĞINDA BAKTERİYEL PLAĞIN YAPIŞKANLIĞI BOZULMAKTA VE AĞIZDAKİ BAKTERİ SAYISI
AZALMAKTADIR.
BU BİR
MUCİZEE 👊🏻👊🏻👊🏻 denmişş ve xylitol hemen sakızlarda,
pastillerde, diş macunlarında yerini almıştır.
Xylitollü sakızlarda faydalarına ek olarak sakız çiğnemeyle artan tükürük de eklenince
dişler bayram etmiştir. Düzenli çiğnemeler gün içerisinde bile hayat
kurtarıcıdır.
Herşeyde olduğu
gibi herşeyin fazlası zarar 😉 nadir de olsa aşırı kullanımlarında bağırsak
hareketlerinde hızlanma, diyare görülebilir. Bir de
Önemli not: 3 yaş altı
çocuklarda kullanımı tavsiye edilmez.
Önemli not2:
diş fırçalamak çürüğü önleyen yegane durumdur. Gerisi sadece riskleri azaltma çabalarıdır.
9 Ağustos 2015 Pazar
ÇOCUKLARDA DİŞ MACUNU KULLANIMI
Kafalara en çok takılan sorulardan birisi çocuklarımıza macun kullanmalı mıyız, hangi macunu ne zaman kullanmalıyız, ne kadar kullanmalıyız, kullanmasak olmaz mı?
Reklamların veya ticari kampanyaların sonucu olsa gerek hep diş macunları ön planda ve toplumda yaygın olarak dişleri temizleyen esas unsurun diş macunu olduğu düşünülüyor.
1- Dişleri ve ağzı temizleyen diş macunu değil diş fırçasıdır.
2- Diş macunu ağız temizliğinde yardımcı elamandır.
3- Kullanıldığında da az miktarda kullanılması gerekmektedir.
Bebeklik döneminde ve üç yaşına kadar çocuklarda diş macunu kullanımı önermiyorum. neden derseniz yutma riskinin yüksek hatta kesin olduğu bu dönemde kullanmamak daha sağlıklı olacaktır.
Normal şartlarda Diş macunu kullanımına üç yaşından sonra başlanmalıdır. Bazı çocuklar anne-babalarından gördüğü için macun kullanmak isteyebilir. örnek benim kızım :))) bu durumda diş fırçalamayı teşvik etmek amaçlı eczanelerden bulabileceğiniz flor içermeyen doğal içerikli BEBEK MACUNLARInı kullanabilirsiniz.
ne olursa olsun, hangi macun olursa olsun, çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun kullanılan diş macunu miktarı bezelye tanesi büyüklüğünü geçmemelidir. mutlaka sonrasında bol miktarda su ile ağız çalkalatılıp tükürtülmelidir.
sonraki dönemlerde diş macunu yaş aralıklarına göre seçilmelidir. yine hatırlatmak isterim ki esas ağız temizliği kahramanımız diş fırçasıdır. Macun ve diş ipi de en yakın arkadaşlarıdır ;)))
Reklamların veya ticari kampanyaların sonucu olsa gerek hep diş macunları ön planda ve toplumda yaygın olarak dişleri temizleyen esas unsurun diş macunu olduğu düşünülüyor.
1- Dişleri ve ağzı temizleyen diş macunu değil diş fırçasıdır.
2- Diş macunu ağız temizliğinde yardımcı elamandır.
3- Kullanıldığında da az miktarda kullanılması gerekmektedir.
Bebeklik döneminde ve üç yaşına kadar çocuklarda diş macunu kullanımı önermiyorum. neden derseniz yutma riskinin yüksek hatta kesin olduğu bu dönemde kullanmamak daha sağlıklı olacaktır.
Normal şartlarda Diş macunu kullanımına üç yaşından sonra başlanmalıdır. Bazı çocuklar anne-babalarından gördüğü için macun kullanmak isteyebilir. örnek benim kızım :))) bu durumda diş fırçalamayı teşvik etmek amaçlı eczanelerden bulabileceğiniz flor içermeyen doğal içerikli BEBEK MACUNLARInı kullanabilirsiniz.
ne olursa olsun, hangi macun olursa olsun, çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun kullanılan diş macunu miktarı bezelye tanesi büyüklüğünü geçmemelidir. mutlaka sonrasında bol miktarda su ile ağız çalkalatılıp tükürtülmelidir.
sonraki dönemlerde diş macunu yaş aralıklarına göre seçilmelidir. yine hatırlatmak isterim ki esas ağız temizliği kahramanımız diş fırçasıdır. Macun ve diş ipi de en yakın arkadaşlarıdır ;)))
6 Ağustos 2015 Perşembe
EL-AYAK-AĞIZ HASTALIĞI
EL-AYAK-AĞIZ HASTALIĞI
Sizlere geçen sene tam da bu zamanlarda kabusumuz olan bu hastalıktan biraz bahsetmek istiyorum.
Bu hastalık özellikle coxsackie A ve enterovirus 71 adlı virüslerin oluşturduğu oldukça da bulaşıcı bir hastalıktır. En çok da 6 yaş altı çocukları etkilemektedir. Özellikle yaz ayları ve okulun başlangıcı olan sonbaharda ciddi bir salgın olmaktadır. Aman dikkat!!!
Geçen sene bir hafta sonu bunalıp Ayvalık'a kaçmıştık. Deniz çok soğuktu. İpek hanım suyu görecek ve girmeyecek mümkün mü :) buz gibi denize giremedi ve ağlamasını bir türlü susturamadık biz de keyfi yerine gelsin diye otelde küçük bir havuz vardı oraya soktuk. Tam bir hafta sonra bir gece çok ateşlendi bütün gece de ateşliydi ertesi gün ateşi düştü ama elinde, ayağında, ağız çevresinde, kalçasında kırmızı lezyonlar oluşmaya başladı, su topladı ve tabi doğru doktora. Diş hekimliği eğitiminde ağızda lezyon veren tüm hastalıklara yer veriliyor. hatta bu hastalığı anlattıklarında az görülen bir hastalık diye düşünmüştüm. Ama anne olunca öğrendim ki özellikle ülkemizde dönemsel ciddi salgınlar yaratan bir hastalıkmış. bir tedavisi yok sadece varsa ateşe, lezyonların kaşıntısına, ağız içerisinde çıkan aftların acısınıı dindirecek semptomatik bir tedavi uygulanıyor. tabi o bir hafta çocuğunuza da size de eziyet, kaşıntılar, ağrılar bitmiyor. gece uykusu yok. beslenme tabi ki bozuluyor. bunlar bozulunca bağışıklık da düşüyor. yani en güzeli hiç geçirmemesi tabi ama çok mümkün mü bilemem.
İyi temizlenmeyen havuzlar ciddi tehlike. Hasta bir çocuğun girdiği havuza giren diğer çocuklar tehdit altında. bu sebeple bilmediğiniz güvenmediğiniz yerlerde çocuğunuzu hatta kendinizi de havuza sokmayın (Nadir de olsa yetişkinlerde de bu hastalığı geçirebiliyor) hatta mümkünse hiç havuza girmeyelim :) Benim yaptığım hatayı yapmayın.
Birşeyi hatırlatmak istiyorum. bu hastalıkta en çok sıkıntı yaratan ağız içerisindeki büyük aftlar. İpek'in ağzında neredeyse bir küçük aft dışında hiç aftı yoktu. ben de bunu ağız hijyenine bağladım tabi ki :)))
NOT: Su çiçeği ile çok benzer lezyonlar görülüyor. ayrım noktasında su çiçeğinde çok yaygın lezyonlar var özellikle gövde ve kafada. ama bu hastalıkta lezyonun oluştuğu bölgeler belli adındaki gibi(el-ayak-ağız). ama netice de ikisi de bulaşıcı.
NOT 2: bu fotoğraflar kızıma ait değil. internette hastalıkla ilgili görsellerden seçtim :)
SAĞLIKLI GÜNLER DİLİYORUMMMM
Sizlere geçen sene tam da bu zamanlarda kabusumuz olan bu hastalıktan biraz bahsetmek istiyorum.
Bu hastalık özellikle coxsackie A ve enterovirus 71 adlı virüslerin oluşturduğu oldukça da bulaşıcı bir hastalıktır. En çok da 6 yaş altı çocukları etkilemektedir. Özellikle yaz ayları ve okulun başlangıcı olan sonbaharda ciddi bir salgın olmaktadır. Aman dikkat!!!
Geçen sene bir hafta sonu bunalıp Ayvalık'a kaçmıştık. Deniz çok soğuktu. İpek hanım suyu görecek ve girmeyecek mümkün mü :) buz gibi denize giremedi ve ağlamasını bir türlü susturamadık biz de keyfi yerine gelsin diye otelde küçük bir havuz vardı oraya soktuk. Tam bir hafta sonra bir gece çok ateşlendi bütün gece de ateşliydi ertesi gün ateşi düştü ama elinde, ayağında, ağız çevresinde, kalçasında kırmızı lezyonlar oluşmaya başladı, su topladı ve tabi doğru doktora. Diş hekimliği eğitiminde ağızda lezyon veren tüm hastalıklara yer veriliyor. hatta bu hastalığı anlattıklarında az görülen bir hastalık diye düşünmüştüm. Ama anne olunca öğrendim ki özellikle ülkemizde dönemsel ciddi salgınlar yaratan bir hastalıkmış. bir tedavisi yok sadece varsa ateşe, lezyonların kaşıntısına, ağız içerisinde çıkan aftların acısınıı dindirecek semptomatik bir tedavi uygulanıyor. tabi o bir hafta çocuğunuza da size de eziyet, kaşıntılar, ağrılar bitmiyor. gece uykusu yok. beslenme tabi ki bozuluyor. bunlar bozulunca bağışıklık da düşüyor. yani en güzeli hiç geçirmemesi tabi ama çok mümkün mü bilemem.
İyi temizlenmeyen havuzlar ciddi tehlike. Hasta bir çocuğun girdiği havuza giren diğer çocuklar tehdit altında. bu sebeple bilmediğiniz güvenmediğiniz yerlerde çocuğunuzu hatta kendinizi de havuza sokmayın (Nadir de olsa yetişkinlerde de bu hastalığı geçirebiliyor) hatta mümkünse hiç havuza girmeyelim :) Benim yaptığım hatayı yapmayın.
Birşeyi hatırlatmak istiyorum. bu hastalıkta en çok sıkıntı yaratan ağız içerisindeki büyük aftlar. İpek'in ağzında neredeyse bir küçük aft dışında hiç aftı yoktu. ben de bunu ağız hijyenine bağladım tabi ki :)))
NOT: Su çiçeği ile çok benzer lezyonlar görülüyor. ayrım noktasında su çiçeğinde çok yaygın lezyonlar var özellikle gövde ve kafada. ama bu hastalıkta lezyonun oluştuğu bölgeler belli adındaki gibi(el-ayak-ağız). ama netice de ikisi de bulaşıcı.
NOT 2: bu fotoğraflar kızıma ait değil. internette hastalıkla ilgili görsellerden seçtim :)
SAĞLIKLI GÜNLER DİLİYORUMMMM
3 Temmuz 2015 Cuma
DİŞ HEKİMİ KORKUSU TARİHE KARIŞIYOR
Yapılan
araştırmalar Türk toplumunda diş hekimi korkusunun oldukça yüksek olduğunu
göstermektedir. Korkular her yaşta başlayabilmekle
birlikte özellikle fobik korkular çocukluk çağında başladığı unutulmamalıdır. Çocukluk döneminde yaşanan korkular doğru şekilde
yaklaşılmazsa yetişkinliğe taşınabilir. Bu sebeple önemli olan bu korkunun hiç
oluşturulmamasıdır.
Bir
kişinin ilk diş hekimi deneyimi çok önemlidir ve çoğu zaman çocukluk çağında
gerçekleşmektedir. Özellikle 6 yaş altı çocuklarda beden bütünlüğüne dışarıdan gelecek her
türlü müdahale ciddi korku ve savunma yaratır. Çocukların ilk diş tedavisi
deneyiminde ‘DOĞRU HEKİM’ ve ‘DOĞRU YAKLAŞIM’ ömür boyu hayatını etkileyecek
bir öneme sahiptir ve mutlaka Çocuk
Diş Hekimliği
alanında ciddi bir bilgi birikimi ve tecrübesi olan uzman diş hekimleri(PEDODONTİST) tarafından yapılmalıdır.
Çocuk diş hekimliği;
Çocukluk çağında (0-13 yaş) süt ve kalıcı dişlerde oluşan hastalıkların
tedavisi ile uğraşan bölümdür ve en önemli görevleri çocuk psikolojisini iyi
bilerek, onları korkutmadan diş hekimi koltuğuna alıştırmak ve yaşamları
boyunca sağlıklı dişlere sahip olmalarını sağlamaktır. Hekimin çocuğa uygun
davranışları ve iyi bir ilk deneyim sonrasında karşılıklı güvene ve
samimiyete dayanan bir hasta-doktor ilişkisi kurmak ve bu ilişkiyi
güçlendirerek uzun süreli bir birlikteliğe dönüştürmek çok önemlidir.
Diş hekimi korkusunun oluşmasındaki
diğer önemli ve dikkat edilmesi gereken durum ise çocuğun anne-baba, arkadaş,
yakın çevreden duyduğu olumsuz anılar ve tepkilerin kaydetmesi ve
koşullanmasıdır. Uslu dur yoksa doktor sana iğne yapar.”, “Yaramazlık yapma dişini
çektiririm’’ gibi normal hayatta sık yapılan korkutmalar çocukluktan başlayarak, bireyin ömür
boyu diş hekiminden kaçmasına ve hatta
bir fobiye sahip olmasına neden olabiliyor.
Özetle
söylenmesi gereken sağlığın içinde korkunun olmaması gerektiğidir ve korkunun
en başta oluşturulmaması önemlidir. Bu konuda başta doğru hekim seçimi ve
ailenin rolü oldukça büyüktür. Çocuklar erken yaşta diş hekimi ile tanışmalı,
ağız ve diş sağlığı bilinci küçükken oluşturulmalıdır. Durum böyle olduğunda
erken başlanan ağız ve diş sağlığı yolculuğu, sık yapılan kontrollerle her şey
daha kolay ve eğlenceli olabilmektedir.
ÇÜRÜKSÜZ BİR GELECEK İMKANSIZ DEĞİL
Çocukluk çağından başlayarak ağız ve
diş sağlığına gösterilecek hassasiyet, sağlıklı bir geleceğin temel şartı.
Çocuğun kemik gelişiminden, kas yapısına büyüme ve sağlıklı gelişimle alakalı
pek çok göstergede ağız ve diş sağlığı büyük önem arz ediyor. Çürüksüz ve
sağlıklı dişler için bebeklik döneminden itibaren doğru beslenme ve doğru ağız
temizliği büyük önem taşımaktadır.
Dişler anne karnındayken gelişmeye
başlıyor.
Çocuklarımızın
diş sağlığını korumaya çok erken dönemlerde başlayabiliriz. Diş gelişimi anne karnında başlıyor ve
ergenlik çağına kadar sürüyor. Bu dönemin en başında anne adaylarının hem
beslenmesine hem de kendi ağız sağlıklarına dikkat etmeleri gerekiyor. Anne
karnından başlayarak diş sağlığını korumada en önemli mineral kalsiyumdur. Bu
nedenle kalsiyumdan zengin olan süt, yoğurt, peynir, kefir, koyu yeşil yapraklı
sebzeler beslenmemizde büyük yer kaplamalıdır. Diş gelişiminde önemli rol
oynayan diğer mineraller de flor ve fosfordur. Günlük beslenmenizde yeterli
fosfor ve flor alımına dikkat etmeliyiz.
Bebeklerinize çürük yapan bakteriler sizlerden
bulaşıyor.
Bebekler dünyaya geldiklerinde ağızlarında çürüğü
yapan bakteriler bulunmamaktadır. Gerek beslenme sırasında aynı kaşık/çatalın
kullanımı, gerek öpmek ve temasla ne yazık ki ilk bakteriler en yakınlarından
bulaşmaktadır. Bu konuda ebeveynlerin dikkatli olması gerekmektedir.
Bebeklerin de dişleri temizlenmelidir.
‘Özellikle bebeklik dönemi sık beslenmenin olması
ve özellikle gece beslenmesi sebebi ile çürük açısından çok riskli bir
dönemdir. Bu dönemi çürüksüz geçirebilmek için bazı
tavsiyelerim var;
-
Bebeğinizin gece
ağzında biberonla uyuma alışkanlığını önleyin.
-
Biberondaki süte
şeker, bal pekmez gibi tatlandırıcılar ilave etmeyin.
-
Bebek beslendikten
sonra mutlaka su içirin.
-
İlk dişlerin
sürdükten sonra sabah ve gece yatmadan önce besle sonrası temiz, ıslak bir
tülbent/gazlı bez ile dişlerini silerek temizleyin.
-
İlk dişi
çıktıktan hemen sonra mutlaka bir pedodontist kontrolüne götürün.
Alışkanlıklar küçük yaşta başlar.
Tüm
alışkanlıklar gibi diş fırçalama alışkanlığının da kazanılabilmesi için küçük
yaşlarda başlanması gerekmektedir. Çocuklarınızı
bir yaşından itibaren diş fırçası ile tanıştırın. Eline vererek diş fırçalaması
için onu teşvik edin. Onunla birlikte sizler de dişlerinizi fırçalayın.
Unutmayın ki çocuklar öncelikle ebeveynlerini taklit ederek başlarlar sizleri
örnek alırlar. Çocukların el ve kas gelişimleri altı yaşına kadar dişlerin tüm
yüzeylerini temizleyebilmek için yeterli değildir. Bu nedenle altı yaşına kadar
ağız temizliği ebeveynler tarafından yapılmalıdır.
Korumak kurtarmaktır.
Diş çürüğü önlenebilir bir hastalıktır. Dişlere yapılan hiçbir tedavi asla gerçek dişin yerini tutmamaktadır. Bu
sebepten dolayı en önemli ve kolay olan dişleri korumaktır. Dişleri korumaya
ayrılan zaman, çaba ve maliyet düşünüldüğünden çok daha azdır. Diş çürüğünü
tamamen ortadan kaldıran bir ilaç ya da aşı bulunmamakla beraber çürüksüz
dişlere sahip olmak artık imkansız değildir. Pedodontist tarafından yapılan
başlıca koruyucu uygulamalar şöyledir;
-
Hem çocuğa hem
ebeveylerine doğru ağız hijyeni eğitiminin
verilmesi, doğru beslenme hakkında bilgilendirilmesi,
-
Flor Uygulaması: Çürüğü engellemenin en
önemli yollarından birisi de dişin çürüğe karşı direnci arttırmaktır. Flor
uygulaması bu açıdan kanıtlanan en iyi yöntemdir. Flor uygulamaları 3 yaşından itibaren
başlanabilen ve her 6 ayda bir tekrarlanması gereken basit, acısız bir
işlemdir. Birkaç dakika süren bu işlem sonrasında çocuğunuzun dişlerinin
yüzeyinde depolanan flor, dişleri çok daha sağlıklı ve güçlü yapacaktır.
-
Pit/Fissür örtücü uygulamaları:
Fissür örtücüler azı dişlerin çiğneme yüzeylerindeki küçük girinti ve
çıkıntıların kapatılmasında kullanılan akıcı kıvamda bir dolgu maddesidir. Diş
çürüklerinin %90’ı bu girintilerden başladığı için erken dönemde bu yüzeylerin
örtülmesi ile çürükten korunmada en etkili yöntemlerden birisidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)