12 Kasım 2015 Perşembe

Diş Fırçanızın Saklama Ortamı Çok Önemli!




Diş fırçalamanın önemi kadar diş fırçasının saklama koşulları da önemlidir. 

- Diş fırçalama sonrası çok iyi bir şekilde bol su ile yıkanması gerekmektedir.  

- Sonrasında dikey bir şekilde konumlandırılarak fırçanın kuruması sağlanmalıdır. Çünkü nemli ortam her zaman bakterilerin üremesini sağlar. 

- Kapalı bir ortam çoğu zaman önerilmez ancak açık ortamın da wc'den uzak olması gereklidir. Yapılan araştırmalar wc'den uzak muhafaza edilen diş fırçalarında bile wc de üreyen bakteriler tespit edildiğini göstermiştir!!

Tavsiye : sifon çekerken kapağı kapalı tutun  

NOT: dolap düzenlemesi süper gözükse de diş fırçalarının yeri pek de uygun görünmüyorr :) 






Vee son olarak lütfen diş fırçanız eskidiğinde değiştiriniz. Bu süre -3- ayı geçmemeli. Böylelikle hem ağız temizliğimizden hem de fırça hijyenimizden ödün vermemiş oluruzz ...

DOĞRU DİŞ FIRÇALAMA TEKNİĞİ




Diş fırçalama söz konusu olduğunda günde en az iki defa iki dakika cümlesi kurulur. Evet çok doğru bir cümle ama bu fırçalama işinin bir tekniği yok mudur? Elbette ki var, doğru teknik doğru bir şekilde uygulanmalıdır. Yanlış diş fırçalama sebebi ile dişlerine zarar veren o kadar çok insan var ki. Evet doğru duydunuz sağlığı kazanma yolunda yanlış uygulama sonucu sağlık kaybedilebiliyor. Nasıldır bu teknik derseniz literatürlerde geçen birçok teknik var ben olmazsa olmazları aktarmak istiyorum 😊

1️- Dişlerin tüm yüzeyleri temizlenmelidir (ön-arka-çiğneyici yüzeyler) (dişlerin ara yüzeyleri yalnızca diş ipi ile temizlenebiliyor)
2️- Fırçalama yönü her zaman diş etinden dişe doğru olmalı, diş fırçası diş ile ortalama 45 derece açı yapmalıdır. 
3️- İleri geri hareketler değil süpürme veya yuvarlak hareketlerle fırçalama yapılmalıdır. 
4️- Ön dişlerin damak-dile bakan yüzeyleri fırçalanırken fırça dik tutulursa daha kolaylık sağlanır. 
5️- Fırçalama bitiminde fırça dilin üzerine yerleştirilerek bastırmadan arkadan öne doğru hareket ettirilir ve bu işlem bir kez yapılır. 

SÜT DİŞİ 6 YAŞINA KADAR DURSA YETER Mİ?





Süt dişlenmeden yetişkin dişlenmeye geçiş dönemi öyle sanıldığı gibi bir anda olmamaktadır! 


Çürük olan süt dişleri 6️ yaşına kadar dayansa yeter mantığıyla tedavi ettirilmemektedir.

 İşin aslına gelirsek süt dişleri ortalama 6️ yaş civarı (genellikle alt ön dişler)  değişmeye başlamaktadır.  Tüm dişlerin değişmesi ise ortalama 13 yaşını bulmaktadır. 






Özellikle tedavi edilmeyen ve erken kaybedilen süt azı dişleri ilerleyen yaşlarda görülen çene darlığının ilk sebeplerindendir!



Çürük olan süt dişleri zamanında tedavi edilmelidir.










21 Ekim 2015 Çarşamba

Süt Gücüyle Dişleri Güçlendirmek

     


Süt ve süt ürünlerinin, diş sağlığına faydalı olduklarını ve bunun sebebinin de içerdikleri kazein, kalsiyum ve fosfattan kaynaklandığını birçok araştıma tarafından bildirilmiştir. 
     Günlük tüketebileceğimiz süt ve süt ürünlerinin içindeki koruyucu faktör miktarıaslında oldukça düşüktür. 
     Bu nedenle arastırıcılar, çürügü önlemek amacıyla sütün içerisindeki koruyucu faktörleri ayırarak kişisel hijyen ürünleri içerisinde kullanmaya yönelik çalısmalara odaklanmıslardır.

     Bu çalışmalar sonucunda bir remineralizasyon (dişe yeniden mineral geçişi diyebiliriz) teknolojisi olan kazein fosfopeptid-amorf kalsiyum fosfat(CPP-ACP) kompleksi geliştirilmiştir.
    Birçok ürünün (diş macunu, sakız, pastil, gargara,dolgular) içine katılmıştır ancak ülkemizde bu kadar çeşite ulaşmak biraz zordur. ben sizlere hem ulaşılabilir, hem de artık etkisi kesin olarak kanıtlanmış, kendi tezimde de benim de bizzat araştırıp sonuçlarını gördüğüm, çocuğuma ve aileme kullandırdığım pat formundan bahsedeceğim. 
     Pat şeklinde olan bu (Tooth mousse--recaldent--MI Paste) ürünü sadece süt alerjisi olanlar kullanamıyor. Normal formu 3 yaş altında da güvenle kullanılabilir. +plus formu ise flor içerdiğinden 6 yaş itibari ile kullanılması öneriliyor. tadı oldukça güzel olan bu pat diş macununa benzese de kullanım amacı macun değildir. dişler fırçalandıktan sonra mercimek tanesi kadar parmağınıza, kulak pamuğuna veya fırça ucuna alıp dişler üzerine sürmeniz, bir süre tükürmemeniz ve sonrasında en az yarım saat birşey yiyip-içmemeniz gerekmektedir. 


     Peki ne yapıyor bu ürün, nasıl koruyor, güçlendiriyor dişlerimizi?? Mekanizmasını basitçe anlatmam gerekirse;

- bu pat uygulama sonrası diş, dişeti, tükürük, dil, bakteri plağı gibi tüm dokularda birikerek bir acil durum rezervi oluşturur. 
- Çürük atağı veya asit atağı sırasında dişten ayrılan mineraller hemen bu rezervlerden geri kazandırılır.
-  Çürük oluşumu ve asit erozyon  riski azaltılmış olur.
-  Buna ek olarak çürük başlangıç lezyonlarını tedavi ettiği de çalışmalarda gösterilmiştir.
- Hassasiyeti olan hastalarda da başarıyla kullanılmaktadır.


  Özetle;  diş hassasiyeti olanlar, diş taşı temizliği, diş beyazlatma gibi işlemleri yaptıranlar işlem sonrası, ağız kuruluğu şikayeti olanlar, ortodontik tedavi görenler, çocuklarda, yetişkinlerde, hamilelerde koruyucu olarak kullanılabilmektedir.

---Ürünü araştırmanızı öneririm. Bu bir reklem değildir. Sadece kullanan, araştıran bir uzmanın görüşüdür ;)






6 Ekim 2015 Salı

SÜT DİŞİNİN KÖKÜ OLUR MU?


Bu sorunun cevabı tabi ki 'EVET' Ama çocuğunuzun süt dişi sallanıp kendiliğinden düştüyse elinize aldığınız o minicik şey kafanızı biraz karıştırmış olabilir. Birçok insan o gördükleri düşen köksüz dişi görünce süt dişlerinin kökünün olmadığını görünce süt dişlerin kökünün olmadığını düşünüyor.




İşin aslı şu ki süt dişlerinin aslında kökleri var. kökleri olmasa zaten çene kemiğine tutunamazlar, Herhangi bir fonksiyonda bulunamazlar, çiğnemek gibi ;) Uzun bir süre kökleriyle canlı ve mutlu bir şekilde kalırlar o kökün hemen altında kalıcı diş gelişmeye devam eder. Ne zaman ki kalıcı diş artık ağızdaki yerini almaya hazır olursa, Ağıza doğru hareket başlar. Öyle bir mekanizma vardır ki hareket halindeki kalıcı diş hemen önünde ona rehberlik eden süt dişini takip eder, takip ettikçe eritir, kökü tamamen eriyen süt dişi sallanmaya başlar, Çünkü onu kemiğe bağlayan birşey kalmamıştır. onun gitme vaktidir. Herşey yolundaysa diş sallanır ve düşer. Kalıcı diş de kendi yerine doğru hareketine devam eder. Vücuttaki her bir mekanizma gibi bu da mucizevidir ;)



Tabi ki her zaman bu olay bu  kadar kolay olmaz. yaşanabilen problemleri de bir sonraki postta konuşmak ümidiyle hoşçakalın ....

2 Eylül 2015 Çarşamba

ANTİBİYOTİKLER ÇÜRÜK YAPAR MI ACABA ???



Meslek hayatım boyunca birçok yerde çalıştım, birçok kültürü tanıdım, farklı sosyoekonomik durumdaki ailelerden hastalarım oldu. hepsinin ortak bir noktası vardı o da 'ÇOCUĞUMUN DİŞLERİNİ HEP BU ŞURUPLAR İLAÇLAR ÇÜRÜTTÜ' fikri idi.





 Peki bu gerçekten olabilir mi, sağlığın geri kazandırılması için kullanılan ilaçlar ağız sağlığını bozar mı? ya da tek suçlu ilaçlar mı? 






 Açıkçası benim değinmek istediği antibiyotik, ateş düşürücü, öksürük şurubu gibi hastalık dönemlerinde geçici süre ile kullanılan ilaçlar. uzun dönemli ilaç kullanımı (alerji, kanser, şeker hastalığı, kronik hastalıklar vs) ayrıca ele alınması gereken özel bir durum. 



 Çocukların kullanabildiği ilaç formu genel olarak şuruptur. Bu şuruplar çocukların kullanabileceği tada ulaşması için bol miktarda şeker içermektedir. çürük açısından riski de bu oluşturur. günde birkaç defa kullanılması, gece uyurken verilmesi, gece yatmadan önce verilmesi gibi durumlar ise bu riski arttırır. uzun zamandır şuruplar içerisindeki şekerler tatalandırıcılarla yer değiştirmeye başlamıştır. çoğu zaman kullanım güvenliği açısından şeker ve tatalandırıcılar birlikte kullanılarak çürük riski azaltılmaya çalışılmaktadır.


 Gerçek şu ki dişi çürüten kullanılan ilaç değildir. Bu ilaçların içerisine eklenmek zorunda olunan ŞEKERdir. yani ilaç verildikten sonra dişler temizlenir ise çürük riski oluşmayacaktır. sık hastalanan sık ilaç kullanmak zorunda olan bir çocuğun dişlerinin çürümesinin suçlusu ilaç değil, sizin o ilacı temizlememenizdir. 




 Yani hep bu sonuca ulaşırım ama böyle bir gerçek var çocuklarımızın, bebeklerimizin dişerini temizleyelim. ister fırçalayın, ister silin nasıl rahat ediyorsanız, çocuğunuz-bebeğiniz neyi kabul ediyorsa onu yapın lütfen. Zaten hastalıkla uğraşan küçük bedene bir de diş çürükleri ile yük getirmeyelim. Keşke hiç hasta olmasalar. 


 ŞİFA DOLU BİR ÖMÜR DİLEĞİYLE...

26 Ağustos 2015 Çarşamba

TATLANDIRICILAR ÇÜRÜK YAPAR MI?

TATLANDIRICILAR ÇÜRÜK YAPAR MI?

Diş çürüğü ve beslenme arasındaki ilişki oldukça önemlidir. Büyük düşman ilan edilen ‘ŞEKER’in ise çürük riski artık herkes tarafından bilinmektedir. Bilim dünyası beslenmedeki şekeri çıkarıp alternatiflerini bulmak için çok uzun zamandır çabalamaktadır.

 Evet bu TATLI alternatiflerin beslenmedeki yerini Women’s Health dergisinin ağustos ayı sayısından okuyabilirsiniz. Bu tatlandırıcılar listesi aslında oldukça uzun. Doğal olarak bulunanlar, kimyasal sentezlerle elde edilenler, kalorili olanlar, kalorisiz olanlar vs. vs.


Benim değinmek istediğim nokta ise ağız sağlığı ve tatlandırıcı ilişkisi olacak. Öncelikle normal çürük oluşum sürecini bir hatırlamak lazım. Çürük yapan bakteriler diş yüzeyimizde bakteri plağı dediğimiz bir oluşumun içerisinde bulunur. Yeme/içme işlemi sonucu ağıza alınan besinler (özellikle de karbonhidratlar şekerli ve unlu yiyecekler) bu bakteriler tarafından kullanılır. Bu kullanım sonucu ise ortaya asidik artıklar çıkar. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına neden olur.  


Tatlandırıcılar bakteriler tarafından kullanılamazlar ve aside metabolize edilemezler. Bu nedenle de çürüğe neden olmazlar. Çürüğe neden olmamaları içinizi çok rahatlatmasın lütfen. Çürük oluşturmayan sadece o gıda içerisindeki tatlandırıcıdır. Gıdanın diğer içeriklerine de dikkat etmek gerekir.  Bu tatlandırıcıların kullanıldığı bazı gıdalar asidik içerikleriyle dental erozyona neden olabilmektedir mesela.


Diş hekimliğinde şeker tadında olan ama çürük yapmayan tatlandırıcılarla birçok bilimsel araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar sonunda bir de diş dostu kahramanımız olmuştur
 ⭐️XYLİTOL⭐️

-         - BAKTERİLER TARAFINDAN METABOLİZE EDİLEMEZ VE ASİT ARTIKLAR ORTAYA ÇIKMAZ VE ÇÜRÜK OLUŞTURMAZ
-        -  BAKTERİ ŞEKER SANIP HÜCRE İÇİNE ALDIĞI XYLİTOLÜ DIŞARI DA ATAMAZ. BİRİKEN XYLİTOL BAKTERİNİN YAŞAMSAL FALİYETLERİ BOZAR.
-        -  XYLİTOL VARLIĞINDA BAKTERİYEL PLAĞIN YAPIŞKANLIĞI BOZULMAKTA VE AĞIZDAKİ BAKTERİ SAYISI AZALMAKTADIR.

BU BİR MUCİZEE 👊🏻👊🏻👊🏻 denmişş ve xylitol hemen sakızlarda, pastillerde, diş macunlarında yerini almıştır.

Xylitollü sakızlarda faydalarına ek olarak sakız çiğnemeyle artan tükürük de eklenince dişler bayram etmiştir. Düzenli çiğnemeler gün içerisinde bile hayat kurtarıcıdır.




Herşeyde olduğu gibi herşeyin fazlası zarar 😉 nadir de olsa aşırı kullanımlarında bağırsak hareketlerinde hızlanma, diyare görülebilir. Bir de 

Önemli not: 3 yaş altı çocuklarda kullanımı tavsiye edilmez.

Önemli not2: diş fırçalamak çürüğü önleyen yegane durumdur. Gerisi sadece riskleri azaltma çabalarıdır.




9 Ağustos 2015 Pazar

ÇOCUKLARDA DİŞ MACUNU KULLANIMI

Kafalara en çok takılan sorulardan birisi çocuklarımıza macun kullanmalı mıyız, hangi macunu ne zaman kullanmalıyız, ne kadar kullanmalıyız, kullanmasak olmaz mı?






Reklamların veya ticari kampanyaların sonucu olsa gerek hep diş macunları ön planda ve toplumda yaygın olarak dişleri temizleyen esas unsurun diş macunu olduğu düşünülüyor.

1- Dişleri ve ağzı temizleyen diş macunu değil diş fırçasıdır.
2- Diş macunu ağız temizliğinde yardımcı elamandır.
3- Kullanıldığında da az miktarda kullanılması gerekmektedir.


Bebeklik döneminde ve üç yaşına kadar çocuklarda diş macunu kullanımı önermiyorum. neden derseniz yutma riskinin yüksek hatta kesin olduğu bu dönemde kullanmamak daha sağlıklı olacaktır.

 Normal şartlarda Diş macunu kullanımına üç yaşından sonra başlanmalıdır. Bazı çocuklar anne-babalarından gördüğü için macun kullanmak isteyebilir. örnek benim kızım :))) bu durumda diş fırçalamayı teşvik etmek amaçlı eczanelerden bulabileceğiniz flor içermeyen doğal içerikli BEBEK MACUNLARInı kullanabilirsiniz.


ne olursa olsun, hangi macun olursa olsun, çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun kullanılan diş macunu miktarı bezelye tanesi büyüklüğünü geçmemelidir. mutlaka sonrasında bol miktarda su ile ağız çalkalatılıp tükürtülmelidir. 

sonraki dönemlerde diş macunu yaş aralıklarına göre seçilmelidir. yine hatırlatmak isterim ki esas ağız temizliği kahramanımız diş fırçasıdır. Macun ve diş ipi de en yakın arkadaşlarıdır ;)))


6 Ağustos 2015 Perşembe

EL-AYAK-AĞIZ HASTALIĞI

EL-AYAK-AĞIZ HASTALIĞI


Sizlere geçen sene tam da bu zamanlarda kabusumuz olan bu hastalıktan biraz bahsetmek istiyorum.
Bu hastalık özellikle  coxsackie A  ve enterovirus 71 adlı virüslerin oluşturduğu oldukça da bulaşıcı bir hastalıktır. En çok da 6 yaş altı çocukları etkilemektedir. Özellikle yaz ayları ve okulun başlangıcı olan sonbaharda ciddi bir salgın olmaktadır. Aman dikkat!!!


Geçen sene bir hafta sonu bunalıp Ayvalık'a kaçmıştık. Deniz çok soğuktu. İpek hanım suyu görecek ve girmeyecek mümkün mü :) buz gibi denize giremedi ve ağlamasını bir türlü susturamadık biz de keyfi yerine gelsin diye otelde küçük bir havuz vardı oraya soktuk. Tam bir hafta sonra bir gece çok ateşlendi bütün gece de ateşliydi ertesi gün ateşi düştü ama elinde, ayağında, ağız çevresinde, kalçasında kırmızı lezyonlar oluşmaya başladı, su topladı ve tabi doğru doktora. Diş hekimliği eğitiminde ağızda lezyon veren tüm hastalıklara yer veriliyor. hatta bu hastalığı anlattıklarında az görülen bir hastalık diye düşünmüştüm. Ama anne olunca öğrendim ki özellikle ülkemizde dönemsel ciddi salgınlar yaratan bir hastalıkmış. bir tedavisi yok sadece varsa ateşe, lezyonların kaşıntısına, ağız içerisinde çıkan aftların acısınıı dindirecek semptomatik bir tedavi uygulanıyor. tabi o bir hafta çocuğunuza da size de eziyet, kaşıntılar, ağrılar bitmiyor. gece uykusu yok. beslenme tabi ki bozuluyor. bunlar bozulunca bağışıklık da düşüyor. yani en güzeli hiç geçirmemesi tabi ama çok mümkün mü bilemem.





İyi temizlenmeyen havuzlar ciddi tehlike. Hasta bir çocuğun girdiği havuza giren diğer çocuklar tehdit altında. bu sebeple bilmediğiniz güvenmediğiniz yerlerde çocuğunuzu hatta kendinizi de havuza sokmayın (Nadir de olsa yetişkinlerde de bu hastalığı geçirebiliyor) hatta mümkünse hiç havuza girmeyelim :) Benim yaptığım hatayı yapmayın.



Birşeyi hatırlatmak istiyorum. bu hastalıkta en çok sıkıntı yaratan ağız içerisindeki büyük aftlar. İpek'in ağzında neredeyse bir küçük aft dışında hiç aftı yoktu. ben de bunu ağız hijyenine bağladım tabi ki :)))


NOT: Su çiçeği ile çok benzer lezyonlar görülüyor. ayrım noktasında su çiçeğinde çok yaygın lezyonlar var özellikle gövde ve kafada. ama bu hastalıkta lezyonun oluştuğu bölgeler belli adındaki gibi(el-ayak-ağız). ama netice de ikisi de bulaşıcı.

NOT 2: bu fotoğraflar kızıma ait değil. internette hastalıkla ilgili görsellerden seçtim :)



SAĞLIKLI GÜNLER DİLİYORUMMMM






3 Temmuz 2015 Cuma

DİŞ HEKİMİ KORKUSU TARİHE KARIŞIYOR

    
Yapılan araştırmalar Türk toplumunda diş hekimi korkusunun oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Korkular her yaşta başlayabilmekle birlikte özellikle fobik korkular çocukluk çağında başladığı unutulmamalıdır. Çocukluk döneminde yaşanan korkular doğru şekilde yaklaşılmazsa yetişkinliğe taşınabilir. Bu sebeple önemli olan bu korkunun hiç oluşturulmamasıdır.



Bir kişinin ilk diş hekimi deneyimi çok önemlidir ve çoğu zaman çocukluk çağında gerçekleşmektedir. Özellikle 6 yaş altı çocuklarda beden bütünlüğüne dışarıdan gelecek her türlü müdahale ciddi korku ve savunma yaratır. Çocukların ilk diş tedavisi deneyiminde ‘DOĞRU HEKİM’ ve ‘DOĞRU YAKLAŞIM’ ömür boyu hayatını etkileyecek bir öneme sahiptir ve mutlaka Çocuk Diş Hekimliği alanında ciddi bir bilgi birikimi ve tecrübesi olan uzman diş hekimleri(PEDODONTİST) tarafından yapılmalıdır.


Çocuk diş hekimliği; Çocukluk çağında (0-13 yaş) süt ve kalıcı dişlerde oluşan hastalıkların tedavisi ile uğraşan bölümdür ve en önemli görevleri çocuk psikolojisini iyi bilerek, onları korkutmadan diş hekimi koltuğuna alıştırmak ve yaşamları boyunca sağlıklı dişlere sahip olmalarını sağlamaktır. Hekimin çocuğa uygun davranışları ve iyi bir ilk deneyim sonrasında karşılıklı güvene ve samimiyete dayanan bir hasta-doktor ilişkisi kurmak ve bu ilişkiyi güçlendirerek uzun süreli bir birlikteliğe dönüştürmek çok önemlidir.



Diş hekimi korkusunun oluşmasındaki diğer önemli ve dikkat edilmesi gereken durum ise çocuğun anne-baba, arkadaş, yakın çevreden duyduğu olumsuz anılar ve tepkilerin kaydetmesi ve koşullanmasıdır. Uslu dur yoksa doktor sana iğne yapar.”, “Yaramazlık yapma dişini çektiririm’’ gibi normal hayatta sık yapılan korkutmalar çocukluktan başlayarak, bireyin ömür boyu diş hekiminden kaçmasına ve hatta bir fobiye sahip olmasına neden olabiliyor.


Özetle söylenmesi gereken sağlığın içinde korkunun olmaması gerektiğidir ve korkunun en başta oluşturulmaması önemlidir. Bu konuda başta doğru hekim seçimi ve ailenin rolü oldukça büyüktür. Çocuklar erken yaşta diş hekimi ile tanışmalı, ağız ve diş sağlığı bilinci küçükken oluşturulmalıdır. Durum böyle olduğunda erken başlanan ağız ve diş sağlığı yolculuğu, sık yapılan kontrollerle her şey daha kolay ve eğlenceli olabilmektedir.





ÇÜRÜKSÜZ BİR GELECEK İMKANSIZ DEĞİL


Çocukluk çağından başlayarak ağız ve diş sağlığına gösterilecek hassasiyet, sağlıklı bir geleceğin temel şartı. Çocuğun kemik gelişiminden, kas yapısına büyüme ve sağlıklı gelişimle alakalı pek çok göstergede ağız ve diş sağlığı büyük önem arz ediyor. Çürüksüz ve sağlıklı dişler için bebeklik döneminden itibaren doğru beslenme ve doğru ağız temizliği büyük önem taşımaktadır.


Dişler anne karnındayken gelişmeye başlıyor.
Çocuklarımızın diş sağlığını korumaya çok erken dönemlerde başlayabiliriz. Diş gelişimi anne karnında başlıyor ve ergenlik çağına kadar sürüyor. Bu dönemin en başında anne adaylarının hem beslenmesine hem de kendi ağız sağlıklarına dikkat etmeleri gerekiyor. Anne karnından başlayarak diş sağlığını korumada en önemli mineral kalsiyumdur. Bu nedenle kalsiyumdan zengin olan süt, yoğurt, peynir, kefir, koyu yeşil yapraklı sebzeler beslenmemizde büyük yer kaplamalıdır. Diş gelişiminde önemli rol oynayan diğer mineraller de flor ve fosfordur. Günlük beslenmenizde yeterli fosfor ve flor alımına dikkat etmeliyiz.

Bebeklerinize çürük yapan bakteriler sizlerden bulaşıyor.
Bebekler dünyaya geldiklerinde ağızlarında çürüğü yapan bakteriler bulunmamaktadır. Gerek beslenme sırasında aynı kaşık/çatalın kullanımı, gerek öpmek ve temasla ne yazık ki ilk bakteriler en yakınlarından bulaşmaktadır.  Bu konuda ebeveynlerin dikkatli olması gerekmektedir.
Bebeklerin de dişleri temizlenmelidir.
‘Özellikle bebeklik dönemi sık beslenmenin olması ve özellikle gece beslenmesi sebebi ile çürük açısından çok riskli bir dönemdir.  Bu dönemi çürüksüz geçirebilmek için bazı tavsiyelerim var;
-          Bebeğinizin gece ağzında biberonla uyuma alışkanlığını önleyin.
-          Biberondaki süte şeker, bal pekmez gibi tatlandırıcılar ilave etmeyin.
-          Bebek beslendikten sonra mutlaka su içirin.
-          İlk dişlerin sürdükten sonra sabah ve gece yatmadan önce besle sonrası temiz, ıslak bir tülbent/gazlı bez ile dişlerini silerek temizleyin.
-          İlk dişi çıktıktan hemen sonra mutlaka bir pedodontist kontrolüne götürün.


Alışkanlıklar küçük yaşta başlar.

Tüm alışkanlıklar gibi diş fırçalama alışkanlığının da kazanılabilmesi için küçük yaşlarda başlanması gerekmektedir. Çocuklarınızı bir yaşından itibaren diş fırçası ile tanıştırın. Eline vererek diş fırçalaması için onu teşvik edin. Onunla birlikte sizler de dişlerinizi fırçalayın. Unutmayın ki çocuklar öncelikle ebeveynlerini taklit ederek başlarlar sizleri örnek alırlar. Çocukların el ve kas gelişimleri altı yaşına kadar dişlerin tüm yüzeylerini temizleyebilmek için yeterli değildir. Bu nedenle altı yaşına kadar ağız temizliği ebeveynler tarafından yapılmalıdır.


Korumak kurtarmaktır.
Diş çürüğü önlenebilir bir hastalıktır. Dişlere yapılan hiçbir tedavi asla gerçek dişin yerini tutmamaktadır. Bu sebepten dolayı en önemli ve kolay olan dişleri korumaktır. Dişleri korumaya ayrılan zaman, çaba ve maliyet düşünüldüğünden çok daha azdır. Diş çürüğünü tamamen ortadan kaldıran bir ilaç ya da aşı bulunmamakla beraber çürüksüz dişlere sahip olmak artık imkansız değildir. Pedodontist tarafından yapılan başlıca koruyucu uygulamalar şöyledir;
-          Hem çocuğa hem ebeveylerine doğru ağız hijyeni eğitiminin verilmesi, doğru beslenme hakkında bilgilendirilmesi,
-          Flor Uygulaması: Çürüğü engellemenin en önemli yollarından birisi de dişin çürüğe karşı direnci arttırmaktır. Flor uygulaması bu açıdan kanıtlanan en iyi yöntemdir. Flor uygulamaları 3 yaşından itibaren başlanabilen ve her 6 ayda bir tekrarlanması gereken basit, acısız bir işlemdir. Birkaç dakika süren bu işlem sonrasında çocuğunuzun dişlerinin yüzeyinde depolanan flor, dişleri çok daha sağlıklı ve güçlü yapacaktır.

-          Pit/Fissür örtücü uygulamaları: Fissür örtücüler azı dişlerin çiğneme yüzeylerindeki küçük girinti ve çıkıntıların kapatılmasında kullanılan akıcı kıvamda bir dolgu maddesidir. Diş çürüklerinin %90’ı bu girintilerden başladığı için erken dönemde bu yüzeylerin örtülmesi ile çürükten korunmada en etkili yöntemlerden birisidir.