26 Ağustos 2015 Çarşamba

TATLANDIRICILAR ÇÜRÜK YAPAR MI?

TATLANDIRICILAR ÇÜRÜK YAPAR MI?

Diş çürüğü ve beslenme arasındaki ilişki oldukça önemlidir. Büyük düşman ilan edilen ‘ŞEKER’in ise çürük riski artık herkes tarafından bilinmektedir. Bilim dünyası beslenmedeki şekeri çıkarıp alternatiflerini bulmak için çok uzun zamandır çabalamaktadır.

 Evet bu TATLI alternatiflerin beslenmedeki yerini Women’s Health dergisinin ağustos ayı sayısından okuyabilirsiniz. Bu tatlandırıcılar listesi aslında oldukça uzun. Doğal olarak bulunanlar, kimyasal sentezlerle elde edilenler, kalorili olanlar, kalorisiz olanlar vs. vs.


Benim değinmek istediğim nokta ise ağız sağlığı ve tatlandırıcı ilişkisi olacak. Öncelikle normal çürük oluşum sürecini bir hatırlamak lazım. Çürük yapan bakteriler diş yüzeyimizde bakteri plağı dediğimiz bir oluşumun içerisinde bulunur. Yeme/içme işlemi sonucu ağıza alınan besinler (özellikle de karbonhidratlar şekerli ve unlu yiyecekler) bu bakteriler tarafından kullanılır. Bu kullanım sonucu ise ortaya asidik artıklar çıkar. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına neden olur.  


Tatlandırıcılar bakteriler tarafından kullanılamazlar ve aside metabolize edilemezler. Bu nedenle de çürüğe neden olmazlar. Çürüğe neden olmamaları içinizi çok rahatlatmasın lütfen. Çürük oluşturmayan sadece o gıda içerisindeki tatlandırıcıdır. Gıdanın diğer içeriklerine de dikkat etmek gerekir.  Bu tatlandırıcıların kullanıldığı bazı gıdalar asidik içerikleriyle dental erozyona neden olabilmektedir mesela.


Diş hekimliğinde şeker tadında olan ama çürük yapmayan tatlandırıcılarla birçok bilimsel araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar sonunda bir de diş dostu kahramanımız olmuştur
 ⭐️XYLİTOL⭐️

-         - BAKTERİLER TARAFINDAN METABOLİZE EDİLEMEZ VE ASİT ARTIKLAR ORTAYA ÇIKMAZ VE ÇÜRÜK OLUŞTURMAZ
-        -  BAKTERİ ŞEKER SANIP HÜCRE İÇİNE ALDIĞI XYLİTOLÜ DIŞARI DA ATAMAZ. BİRİKEN XYLİTOL BAKTERİNİN YAŞAMSAL FALİYETLERİ BOZAR.
-        -  XYLİTOL VARLIĞINDA BAKTERİYEL PLAĞIN YAPIŞKANLIĞI BOZULMAKTA VE AĞIZDAKİ BAKTERİ SAYISI AZALMAKTADIR.

BU BİR MUCİZEE 👊🏻👊🏻👊🏻 denmişş ve xylitol hemen sakızlarda, pastillerde, diş macunlarında yerini almıştır.

Xylitollü sakızlarda faydalarına ek olarak sakız çiğnemeyle artan tükürük de eklenince dişler bayram etmiştir. Düzenli çiğnemeler gün içerisinde bile hayat kurtarıcıdır.




Herşeyde olduğu gibi herşeyin fazlası zarar 😉 nadir de olsa aşırı kullanımlarında bağırsak hareketlerinde hızlanma, diyare görülebilir. Bir de 

Önemli not: 3 yaş altı çocuklarda kullanımı tavsiye edilmez.

Önemli not2: diş fırçalamak çürüğü önleyen yegane durumdur. Gerisi sadece riskleri azaltma çabalarıdır.




9 Ağustos 2015 Pazar

ÇOCUKLARDA DİŞ MACUNU KULLANIMI

Kafalara en çok takılan sorulardan birisi çocuklarımıza macun kullanmalı mıyız, hangi macunu ne zaman kullanmalıyız, ne kadar kullanmalıyız, kullanmasak olmaz mı?






Reklamların veya ticari kampanyaların sonucu olsa gerek hep diş macunları ön planda ve toplumda yaygın olarak dişleri temizleyen esas unsurun diş macunu olduğu düşünülüyor.

1- Dişleri ve ağzı temizleyen diş macunu değil diş fırçasıdır.
2- Diş macunu ağız temizliğinde yardımcı elamandır.
3- Kullanıldığında da az miktarda kullanılması gerekmektedir.


Bebeklik döneminde ve üç yaşına kadar çocuklarda diş macunu kullanımı önermiyorum. neden derseniz yutma riskinin yüksek hatta kesin olduğu bu dönemde kullanmamak daha sağlıklı olacaktır.

 Normal şartlarda Diş macunu kullanımına üç yaşından sonra başlanmalıdır. Bazı çocuklar anne-babalarından gördüğü için macun kullanmak isteyebilir. örnek benim kızım :))) bu durumda diş fırçalamayı teşvik etmek amaçlı eczanelerden bulabileceğiniz flor içermeyen doğal içerikli BEBEK MACUNLARInı kullanabilirsiniz.


ne olursa olsun, hangi macun olursa olsun, çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun kullanılan diş macunu miktarı bezelye tanesi büyüklüğünü geçmemelidir. mutlaka sonrasında bol miktarda su ile ağız çalkalatılıp tükürtülmelidir. 

sonraki dönemlerde diş macunu yaş aralıklarına göre seçilmelidir. yine hatırlatmak isterim ki esas ağız temizliği kahramanımız diş fırçasıdır. Macun ve diş ipi de en yakın arkadaşlarıdır ;)))


6 Ağustos 2015 Perşembe

EL-AYAK-AĞIZ HASTALIĞI

EL-AYAK-AĞIZ HASTALIĞI


Sizlere geçen sene tam da bu zamanlarda kabusumuz olan bu hastalıktan biraz bahsetmek istiyorum.
Bu hastalık özellikle  coxsackie A  ve enterovirus 71 adlı virüslerin oluşturduğu oldukça da bulaşıcı bir hastalıktır. En çok da 6 yaş altı çocukları etkilemektedir. Özellikle yaz ayları ve okulun başlangıcı olan sonbaharda ciddi bir salgın olmaktadır. Aman dikkat!!!


Geçen sene bir hafta sonu bunalıp Ayvalık'a kaçmıştık. Deniz çok soğuktu. İpek hanım suyu görecek ve girmeyecek mümkün mü :) buz gibi denize giremedi ve ağlamasını bir türlü susturamadık biz de keyfi yerine gelsin diye otelde küçük bir havuz vardı oraya soktuk. Tam bir hafta sonra bir gece çok ateşlendi bütün gece de ateşliydi ertesi gün ateşi düştü ama elinde, ayağında, ağız çevresinde, kalçasında kırmızı lezyonlar oluşmaya başladı, su topladı ve tabi doğru doktora. Diş hekimliği eğitiminde ağızda lezyon veren tüm hastalıklara yer veriliyor. hatta bu hastalığı anlattıklarında az görülen bir hastalık diye düşünmüştüm. Ama anne olunca öğrendim ki özellikle ülkemizde dönemsel ciddi salgınlar yaratan bir hastalıkmış. bir tedavisi yok sadece varsa ateşe, lezyonların kaşıntısına, ağız içerisinde çıkan aftların acısınıı dindirecek semptomatik bir tedavi uygulanıyor. tabi o bir hafta çocuğunuza da size de eziyet, kaşıntılar, ağrılar bitmiyor. gece uykusu yok. beslenme tabi ki bozuluyor. bunlar bozulunca bağışıklık da düşüyor. yani en güzeli hiç geçirmemesi tabi ama çok mümkün mü bilemem.





İyi temizlenmeyen havuzlar ciddi tehlike. Hasta bir çocuğun girdiği havuza giren diğer çocuklar tehdit altında. bu sebeple bilmediğiniz güvenmediğiniz yerlerde çocuğunuzu hatta kendinizi de havuza sokmayın (Nadir de olsa yetişkinlerde de bu hastalığı geçirebiliyor) hatta mümkünse hiç havuza girmeyelim :) Benim yaptığım hatayı yapmayın.



Birşeyi hatırlatmak istiyorum. bu hastalıkta en çok sıkıntı yaratan ağız içerisindeki büyük aftlar. İpek'in ağzında neredeyse bir küçük aft dışında hiç aftı yoktu. ben de bunu ağız hijyenine bağladım tabi ki :)))


NOT: Su çiçeği ile çok benzer lezyonlar görülüyor. ayrım noktasında su çiçeğinde çok yaygın lezyonlar var özellikle gövde ve kafada. ama bu hastalıkta lezyonun oluştuğu bölgeler belli adındaki gibi(el-ayak-ağız). ama netice de ikisi de bulaşıcı.

NOT 2: bu fotoğraflar kızıma ait değil. internette hastalıkla ilgili görsellerden seçtim :)



SAĞLIKLI GÜNLER DİLİYORUMMMM